O SAPMIŞ OLANLARIN SÖZLERİNE BAKMAYIN
En’am suresi 118.eyette bahsedilen; yemek zorunda kaldıklarımız dışında
“Allah’ın adının anılması ile bir hayvanın helal olduğu, yoksa murdar olduğu meselesi”
Fıkhı boyutunun önemine dikkat çekmesi açısından önemlidir.
Daha önceki yazımız da bahsettiğimiz gibi bu bilgiler fıkhı bilgi olmakla birlikte esas itibarıyla ilmihal bilgisidir. Halimizin ilmidir. Yani bize an itibarıyla lazım olan bilgidir.
O yüzden bu konuyu fıkhı bir konudur diyerek geçiştiremeyiz.
Burada bize öğretilmeye çalışılan zaruret miktarının kişiden kişiye de değiştiğini düşünürsek buradaki fıkhı hüküm “ölmeyecek hayatta kalacak kadar olması” açısından önemlidir.
Bu öneme binaen zaruret miktarının ölçüsünü kişi kulluğu ile belirler.
Bu yüzden fıkıh denilen hukuk bilgisinin ahlakla ve kulluk bilinci ile terbiye edilmiş olması gerekir.
Eğer fıkıh bilgisini kulluk bilinci ve Kuran ahlakından uzaklaşılarak kullanırsak “sınırların aşındırılması” tehlikesi ile karşılaşırız ki günümüzde ki birçok sorunun temelinde bu yatmaktadır
En’am suresi 118 ayetin öncesinde ki ayetlerde “ölçü verilmeden” kulluk bilinci ve Kuran ahlakı kalplere yerleştirilmeye çalışılmıştır.
“﴾114﴿ Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ﴾115﴿ Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar. ﴾116﴿ Şüphesiz senin Rabbin, yolundan sapanı çok iyi bilir ve yine O doğru yolu bulanları en iyi bilendir. ﴾117﴿ Artık, ayetlerine inanan kimseler iseniz üzerine Allah’ın ismi anılarak kesilmiş hayvanlardan yiyin.”
Özellikle 115 ayette;
“﴾115﴿ Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar.”
Şeklinde bir uyarı vardır ki “yeryüzündekilerin çoğu” ibaresi çok önemlidir. Zamanımızda özellikle modern şehirlerde azınlık olarak yaşayan “inanmış ve inandığı değerleri hayatında var etmeye çalışanlardan” iseniz çoğunluğun sizi yoldan saptırmasına karşılık tetikte olmak zorundasınızdır.
Hatta bazı mealler de çeviri “o sapmış olanların sözüne bakmayın” diyedir.
Müşriklerin ”hayvanların nasıl kesildiğine dikkat etmeden, putları adına kestiklerinin de yiyebileceğini” söylemelerine binaen Allah’ın iman etmiş kullarına sınırı ve olması gerekeni bildirmesi sebebiyle bu ayetlerle muhatap olduk.
Bu ayetlerle muhatap olduktan sonra da artık ;
“ ﴾117﴿ Artık, âyetlerine inanan kimseler iseniz üzerine Allah’ın ismi anılarak kesilmiş hayvanlardan yiyin.”
“Artık, ayetlerine inanan kimseler iseniz” şeklindeki anlatım “kimlerden iseniz o şekilde davranırsınız” açıkça bizi bir seçime zorluyor..
Bu ayeti “davranışlarınız kimlerden olduğunuzu belli eder.” şeklindeki bir tersten okuma ile de anlayabiliriz.
Bu ayeti “Allah’a iman ediyorsanız” kısmını üzerimize alıyor isek; “Allah’ın adının anılarak kesilmiş olanları” yemek durumundayızdır.
Bu arada Allah’ın adının anılması kadar Allah’ın sınırlarının ve isteklerinin önemsenmesi anlamını da gözden ve akıldan uzak tutmamalıyızdır.
İstisna durumlar için bize sunulan zaruret miktarını Kuran ahlakı ve kulluk bilinci esası üzerinden belirleyerek yemek zorundayızdır.
Genel ifade hayatımızı Allah’ın çizmiş olduğu sınırlar içerisinde yaşamak durumundayızdır.
Eğer bu sınırlar içerisinde yaşamıyorsak çoğunluğun sözüne uymuşuzdur.
Ve hatta sapmış olanların peşinden sürüklenmekteyizdir.
Tabi istisna durumlar içinde Rabbimiz bizi yalnız bırakmamış önümüze “istisna durumlardaki” halimizi anlatan ayetleri sunmuştur.
“﴾118﴿Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek açıklamışken, üzerine adının anıldığı hayvanları yememenizin sebebi nedir. Gerçekten birçokları nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (halkı) saptırıyorlar. Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir.”
Ve devamın da gelen ayetler de ise Allah’ın sınırlarına uyulmadığında bizi bekleyen akıbeti anlatır.
Ve bize açıkça haddimizi bilmemizi emreder.
Haddimizi bilmediğimizde sapmış olanlardan olacağımızı açıkça ayrıntısı ile izah eder.
“﴾119﴿ Günahın açığını da bırakın, gizlisini de. Çünkü günah kazananlar yaptıkları karşılığında cezalandırılacaklardır. ﴾120﴿Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu şekilde davranış fasıklıktır. Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah’a ortak koşmuş olursunuz.”
Burada üzerinden kafa yorduğumuz akıl edip kalbimize ve davranışlarımıza işlemeye çalıştığımız ayetlerde açıkça görüyoruz ki Rabbimiz bizi terbiye etmektedir.
Ve bir terbiye metodunda olması gereken öncellik ve sonralık sırasına dikkat ederek bir bütünlük içinde bize neye veya nelere dikkat etmeksek sapmış olanlardanız öğretmekte” ve bizi eğitmektedir.
En önemlisi de helal rızık, helal yaşam ve helal kazanç konularında belirtilen esaslara uymadığımızda sapmış olanlardan olacağımızı bildirmektedir.
Bunları neden yapmamız gerektiği yapmadığımızda ne olacağı ayrıntılı bir şekilde anlatılır.
Ve özellikle En’am 119 ve En’am 120 de ki ifadeler konunun özeti şeklinde yüreğimize bırakılır.
Hayat bir imtihandır.
Ve bu imtihanda yolumuzu kesecek bir sürü fısıltı olacaktır.
Bu fısıltılardan Rabbimizin sunduğu ilahi reçete ve göndermiş olduğu kutlu elçinin hayatından çıkaracağımız ilaçlarla yolumuza devam edeceğizdir.
Yolumuzu kesmeye çalışan fısıltılara;
Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahîm.
“Kovulmuş Şeytan’ın şerrinden Allah’a sığınırım.
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adı ile.”
Şeklinde bir meydan okuma ile bismillah…
Bir yanıt yazın