Helal Yaşam Rehberi

Radyo GİMDES



BİR DİYETİSYENİN KİLO VERDİREN HİKAYESİ


Nesrin Kır Alkan / Diyetisyen
“Kaybettiğiniz tek şey kilolarınız olacak” , “Zayıflamak hiç bu kadar kolay olmadı” ,
“ayda 6-8 kilo vereceksiniz” , “Eklem ağrılarına son” , “Kelliğe son”
Dünyada bu tarz vaatlerde bulunan ürünlerin üretimi ve piyasaya sürülmesi için trilyonlar harcanmaktadır. Yetişkinler, maalesef ki bazen de çocuklarda, hedeflenen grup üzerine yapılan bu hileler “sağlık sahtekarlığı”nın en yaygın örneklerini oluşturmaktadır. Sağlık sahtekârlığı, insanları zayıf noktalarından yakalayıp kandırarak sadece para kazanmayı hedefler. Kullanılan ise; tamamen doğal ürünler.
Yukarıdakilere benzer cümleler duyduğunuz ya da okuduğunuz yer her neresi ise öncelikle bu cümleleri sarf ederken hedeflediklerinin ne olduğunu anlamaya çalışın. Gerçekten size müjdeli bir haber mi vermek istiyor yoksa reklam mı yapıyor. Ve bu cümleyi kuran kim? Devamını Oku

TÜKETİRKEN TÜKENİYORUZ: PEKİ NE YAPMALIYIZ?


Doç.Dr.Serkan ÇAKIR/ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
Yazıyooorrr yazıyooorrr şuurlu tüketimin nasıl olması gerektiğini yazıyooorrr!

Uzaklardan gelen bu sese kulak vermek gerekiyor. Zira ortalıkta adeta kan gövdeyi götürüyor. Üretici firmalar envai çeşit haram veya şüpheli hüviyette olabilen katkı maddelerini ürettikleri ürünlerde ‘gümbür gümbür’ kullanabilirken, aynı hıza cevap vermek istermişçesine, şuursuz tüketiciler de üretilen bu gıdaları ‘harıl harıl’ tüketmektedir. Bu sinerjiye Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve taşra teşkilatlarına bağlı personelin nüfusa nispetle azlığı, laboratuarların yetersizliği ve denetimlerin azlığı, gıda mevzuatındaki yetersizlikler ve eksiklikler, cezalarının azlığı ve uygulamalardaki kararsızlıklar, her gıda/kozmetik/sağlık firmasının olmasa da, art niyetli firmaların iştahını kabartmaktadır. Devamını Oku

HAZIR LOKMA ARTINCA HELAL LOKMA UNUTULUNCA ANNELİĞİN ÖNEMİ YİTİRİLİNCE


Münevver BİTİGEN
Bir dizi repliği aynen şöyleydi;
‘Dört çocuğu olan bir ANNE çocuklarının aşırı hareketli ve yaramaz olmalarından bitkin ne yapacağını bilemez durumda yanında komşusuyla laflıyorlar.“komşusu bak ben de böyleydim. Benim annem beni nasıl muma çevirdi. Bir gün pazarda kadını çıldırttım o da beni pazarın ortasında bırakıp gitti. Bakındım kimse yok. Sen misin bir daha söz dinlemeyen”
Dört çocuk annesi kadın “gerçekten bıraktı mı?”
Komşu“yok, canım tezgâhın arkasına saklanmış”
Dört çocuk annesi kadın “–Yo yapamam! Tamam benim çocuklar çok yaramazlar da ben yaşatamam bu travmayı çocuklarıma ”

Bu bölümü neden mi aldım yazımın başına tabi ki “dizinin reklamı olsun diye” değil.
(Zaten adını vermediğim içinde reklam olmaz.)Bizler sanırım çocuklarımıza ve kendimize hatta “sevdiğim dediklerimize travma yaşatmamak adına” bir şeylerin ayarını kaçırdık.İstedik ki dünya yalancı cennet olsun. Devamını Oku

MÜSLÜMANLAR ! HAZIR GIDALARINIZA LÜTFEN DİKKAT EDİNİZ !


Dr.Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER / GİMDES Başkanı
Ülkemizde,Yediklerimiz,İçtiklerimiz Helâl mi,Haram mı? Sorularına cevap arayan kitabımızın ilk baskısının yapıldığı 1986 yılından bugüne tam 25 yıl geçti.Ancak,maalesef bir müslüman için yediklerimiz içtiklerimiz üzerindeki HELÂL Mİ? HARAM MI? Tehlikesi ve karmaşası henüz tam giderilmiş gözükmemektedir.
Bu olumsuzluğun üç ana faktörü söz konusudur. Birincisi DEVLETTİR. Devlet,bütün vatandaşlarının maddi ve manevi güvencesinden sorumlu olması gerekirken, Müslümanlara sunulan gıda ve ihtiyaç maddelerinde dinî güvence şartını ciddi olarak aramadığı gibi, bu maksatla ciddi bir kontrol de yapamamaktadır. Devamını Oku

HELAL GIDADA ANNENİN ÖNEMİ


Sadettin EKİNCİ
Cenabı Hak insanı bir erkekle bir kadından en güzel şekilde yaratmış ve onu yeryüzünde kendi halifesi olarak vazifelendirmiştir. Erkekle kadın, gerek bu mukaddes vazifenin sorumluluklarını yerine getirmede, gerekse dünyevi ihtiyaçlarını karşılamada birbirine muhtaçtır. Rabbimizin istediği ve razı olduğu bir hayatı yaşayabilmek için aile müessesinin kurulması en tabi bir ihtiyaçtır. Şairin dediği gibi,
Zen merde, civan pire, keman tire muhtaç,
Zira ebna-i beşer hep birbirine muhtaç.
Kadın erkeğe, genç yaşlıya, ok yaya muhtaç, insanoğlu hep birbirine muhtaç.
Yüce dinimiz İslam’ın getirdiği mükemmel hayat anlayışında, rızkın helal yoldan kazanılmasında babaya, çalışmak ve kazanmak; anneye ise evde hazırlamak gibi bir mesuliyet yüklemiştir. Devamını Oku

ANNELER BABALAR ÇOCUKLARINIZI OKUL KANTİNLERİNDEN UZAK TUTUNUZ…

“HELAL VE SAĞLIKLI BESLENME ÇANTASI” KAMPANYASINA DESTEK  VERİNİZ…                                          

Yeni öğretim dönemine girildiği bu günlerde çağrımız, ilgili Bakanlık yetkililerine, daha çok çocuklarını binbir emekle yetiştirmeye çalışan anne babalara, okul yöneticilerine, öğretmenlerimize ve çocuk, gençlik ve eğitim konuları ile uğraşan sivil toplum kuruluşlarınadır. Yurdumuzda ilk ve ortaöğretimin yeni bir ders yılına başladığı bugünlerde, istikbalimizin teminatı dediğimiz, gözbebeğimiz çocuklarımızın okul kantinlerinde maruz kalacakları sağlıksız ve geleceklerine dönük tahribatlar yapabilecek tehlikeli beslenme şartlarına dikkat çekmek ve hep beraber toplum olarak bu kötü şartlardan çocuklarımızı korumak için bu konuda duyarlı olmaya davet etmek istiyoruz.

Anneler babalar, çocuklarının kantinlerden sağlıksız beslenmesini önlemek için gerekirse beslenmelerini evlerde hazırlayacakları “Helal ve Sağlıklı Beslenme Çantaları” ile gerçekleştircekleri bir eylemi yapmalıdırlar.

Devamını Oku

Cüzi İrade

Münevver BİTİGEN
Hayat Rabbimizin bize sunduğu bir hediyedir.
Bu hediyenin kullanım hakkı bize ait olmakla birlikte Rabbimiz hediye ettiği ömrü bereketlendirmek ve bereketin getirdiği haseneler ile de bizi cennetle ödüllendirmek ister.
Hayatı bize hediye eder.
Hediyenin kullanım hakkını cüz-i irademize bırakır.
Cüz-i irademizle bize sunulan hayatı şayet Kuran ve Sünnet çizgisinde yaşarsak CENNETLE müjdelenenlerden oluruz.
Cüz-i iradeye sahip olan insan Külli iradenin belirlediği çizgiler ve sınırlardan hareketle yola çıkarsa “teslim olanlardan” olur.
Külli iradenin sınırları ve çizgileri bizi cennete yolcu eder.
Külli iradenin sınırların ve çizgilerin zorlayan her durum aslında bizi modern yaşamla tanıştırır.
Ne demek şimdi bu der isek ;
Külli iradenin sınır ve çizgilerini “gerici hayat” olarak tanıtan “modern” yaşamdır.
Yaşadığımız zamanın bize sunduğu imkânları ise “modern” olarak adlandırır
Ve bu adlandırmanın sunduğu tüm yaşam biçimlerini bir dayatma olarak bize sunar.
Bizim için Külli iradenin sınır ve çizgileri yaşam tarzımız ise zamanın imkânlarını hayatımızda nasıl kullanacağımız bizim cüz-irademizle alacağımız kararlara bağlıdır.
Modernin sundukları avantaj da olabilir. Devamını Oku

MUTFAĞI MATBAH’A ÇEVİRMEK

Hamit Akçay / Biyolog – GİMDES Bilim Kurulu Üyesi
Pek çokları için bu başlık tuhaf yahut romantik gelebilir. Çünkü bizim neslimiz bir çok meseleyi önce rasyonel boyutu ile öğrendi/idrak etti. İslami meseleleri ideoloji gibi algılayıp kimliğin bir parçası olarak sunan İslamcı çevreler/kişiler çoğunlukla tepkisellikten ve yüzeysellikten kurtulamadı. Helal gıda konusunu da ilk algılayışımız modern üretim tekniklerinin yiyecekleri ifsat eden katkı maddelerinin farkına varmamızla olması konunun daha çok fıkhi boyutunun anlaşılması ve ön planda olmasına neden olmuştur. Öte yandan rasyonelite ile mefluç olmuş zihinlerimiz varlığı bütün yönleri ve tabiatı ile anlamamızın önünde engel olarak dikilivermiştir. Çok sonraları helal lokmanın doğru düşünce ve idrak’ın irfan ve izanın da kapısı olduğunu fark edivermişiz. Bu gün hala temiz ve helal beslenmenin ruhi tesirleri hakkında çok az şey biliyor ve konuşuyoruz. Oysa psikiyatri ile alakadar mümin akademisyenlerin konuya vakıf olup söyleyecekleri ne kadar çok şey olmalı. Hangi besin çeşidinin düşünce ve ruh dünyamızın üzerinde nasıl tesir ettiği araştırılması gereken bakir bir konudur.
Böylesi bir konunun tetkik edilmesine eski kitaplarımız ve bilhassa tasavvuf kaynaklarının tetkiki ile başlanabilir. Nitekim talebeliğin usul adap ve erkânının anlatıldığı meşhur et-Talim ve’l-Mütellim adlı eserde iyi öğrenmenin ilk şartının iyi(helal) beslenme olduğu belirtilmektedir. Gündelik hayatımızda sıkça kullanılan tekkeyi bekleyen çorbayı içer sözü bir geleneğe işaret etmekten daha fazlasını ifade ediyor olabilir mi? Geçmişte ve günümüzde bir çok dergâh’ın başta çorba olmak üzere yemek kazanı kaynatması sadece misafire, miskine, düşküne ikram ile sınırlı olabilir mi yoksa bunun çok daha derin manaları da var olabilir mi? Bizim yeni, yeni keşfetmeye başladığımız beslenme konusu irfan ve ilim dünyamızda çok daha derin manaları ile bilinmiş olabilir mi? Bu ve benzeri sorulara cevap vermeye Mevlevi dergahlarını incelemekle başlamak çok aydınlatıcı olabilir. Devamını Oku

ÖNCELİKLERİM MODERN DEĞİL Kİ

Nesrin Kır Alkan / Diyetisyen
Beslenme denildiğinde aklımıza sadece karın doyurmak, lezzetli yemek yemek gelmez. Değerlerimizin ve kültürümüzün bize sunduğu harika özelliklerden biri olarak biz beslenme denildiğinde manevi olarak da doymayı anlarız. Tabi ki yenilen yiyeceğin lezzetli olması, bize miktar olarak yeterli olması aranılan bir özelliktir ve yemek hazırlarken geçirdiğimiz uzun zaman bunların göstergesidir. Ancak yenilen soğan ekmek bile olsa bu aile, akraba, arkadaş, komşu ile paylaşıldığında tadına doyum olmaz. Bu bizim sofra kurma kültürümüzdür. Günümüzün şartları yani modern yaşam, bizi sofra kültürümüzden de uzaklaştırmakta bunun akabinde ise birçok modern hastalığı toplumumuza taşımaktadır. Devamını Oku

BİR 21. YÜZYIL HİCVİYESİ

Gönüldaşlarımızdan bir hanım kardeşimizin bu başlıkla bize gönderdiği yazısını sizlerle paylaşmak istedik.

Velhamdülillahi Rabbi’l Alemin…
Müslümanların İslâm’lâ şereflenmesinden sonra tam 1443 yıl geçmiş. Koskoca bir milenyum ve yüzlerce yıl geride kalmış. Bu dinin neferleri sıkıntılarla, boykot yıllarıyla, fedakarlıklarla, Allah yolunda cihadla ve sayısız imtihanlarla bu dini, bu emaneti bize kadar ulaştırmışlar. Tam da ‘’ahir zamanda…’’ diye başlayan hadislerin bizi teğet geçmediği şu günlerde inandığı şeyleri korkusuzca söyleyen Hz. Aişe annemizi örnek alarak söyleyeceklerim var ahir zamanın bireylerine…

İkindi vakti bir Muharrem ikindisi bir kadın sokakta, acelesi var belli, girdiği her marketten eli boş, yılgınlık neredeyse onu yakaladı yakalayacak. Bu değersiz dünya şimdi omuzlarında bir yük.Yok, yok, yok… Helal sertifikalı un yok, salça yok. Yok olan un muydu, peynir miydi, salça mıydı yoksa ahir zaman bireylerinin Müslüman kimliğine sahip çıkma azimlerinin kayboluşu muydu…

Nur topu gibi bir sertifikamız oldu, hayırlı olsun…

GİMDES…

Varlığından bihaber olduğumuz GİMDES… Devamını Oku