ÖDÜL MÜ VERİYORUZ KÖTÜLÜK MÜ EDİYORUZ !..
Anne ve baba olmak biyolojik olarak Allah nasip ettikten sonra kolay. Sonrası çok kolay değil aslında. Çocuk ana rahmine düştüğünde sorumluluk başlıyor. Annenin yediği içtiği,
yaşadığı hayat biçimi, babanın eve getirdiği rızkın helalliği veya haramlığı ana rahmine düşen çocuğun bütün zerrelerine etki eder. Ancak kaç anne baba bunun farkında ve bu doğrultuda yaşamada.Maalesef bilinçli aile sayısı çok da fazla değil.
Özellikle de yeme içme adabından tutun da ne yediğini içtiğini sorgulamaya kadar zayıf hale geldik birazda getirildik.İslam karşıtı olan tüm ülkelerin ve milletlerin tek derdi İslamiyet’e nasıl zarar verebiliriz nasıl dejenere edebiliriz. Yıllardır yaptıkları kötülüklerin en büyüğü ve sinsice olanı gıdalara yapıldı. Bizim ruhumuz bile duymadı. Gıdaya bize haram olanı kattılar ve yedirdiler.
Bizde domuz yemiyoruz alkol almıyoruz diyoruz ancak mevcut piyasaya bakılınca durumun içler acısı olduğunu görüyoruz kimlerin boğazından neler geçmedi ki. En doğrusunu Allah(cc)bilir. Zaman sıcak savaş zamanı değil habersizce acımazsızca yapılan soğuk savaş zamanı bizlere bilmediğimiz bilmek içinde hiçbir şey yapmadığımız gıdaları yedirdiler ve bizi bozdular nesil gittikçe bozuluyor.
Kelimeyi tevhidi, Kelimeyi Şahadeti bilmeyen gençler var bu ülkede peygamberini bilmeyen anneler çocuklar var bu Müslüman ülkede,bu çok acı ancak gerçek, alınan gıda ile Allah’ın yarattığı fıtrat bozuluyor bozulan bir tabiatın üzerinde ne yapılabilir ki? Yada yapılan ne kadar sonuç verebilir ki? Bizler uyanık olmalıyız ki bu oyunlara gelmeyelim çocuklarımızı ve kendimizi bu tehlikelerden koruyarak dünyamızı ve ahretimizi güzelleştirelim yarın mahşerde kendi hesabımız bir yana evlatlarımız bizden hak isteyecek bana bunu niye öğretmedin beni bundan niye korumadın diyecek…
Allah hepimize o gün geldiğinde merhameti ile muamele etsin (amin)
Bu hesapları vermek kolay mı?
Anne olmak kolay mı?
Evet cennet annelerin ayakları altında ancak görüyoruz ki;
CENNET UCUZ DA DEĞİL!!!!!!!
O halde gelin geçmişte yaptıklarımıza tövbe edelim karar alalım ve yediklerimize içtiklerimize dikkat edelim yemek bizim amacımız değil yaşamak için bir araç kaynağımız olmalı tertemiz çocuklarımıza kötülük etmeyelim.
Bazen ödüllendirme şeklimiz çocuğumuza farkına bile varmadan verebileceğimiz zararı tahmin dahi edemiyoruz (bir iş yaptırma ödev yaptırma karşılığı hamburger olabiliyor)oysa bu ödülden çok, kötülüktür. Kendi evladımıza, anneler biraz evde çalışsa, gereksiz işler yapacağına çocuklarıyla ilgilenip onlar için evde gıda adına üretim yapsa çocukların gözü dışarıda olmayacak ve dışardan olanı da talep etmeyecek. Ancak öyle bir durum ki anne baba çocuktan daha çocuk olabiliyor. Kendisi kontrolsüzce bir yeme içme tüketimi yaparken, çocuk ne yapsın. Önce biz yaşayacağız sonra çocuğumuza eşimize akrabamıza v.s. yaşatacağız …
Anneler televizyona ve dedikoduya ayırdığı zamanı çocuklarına ayırdığında sorunlar azalacak ve nesil Allahın izniyle bozulmayacak ve çocuklarımızın dünyası ile ahreti güzelleşeceği gibi bizim ahretimiz güzelleşecek, belki de kurtuluşumuza vesile olacak.
Unutmayalım ki verilen eğitimde etkili olması için boğazdan geçenlerin helal olması kaçınılmazdır.
Hadis-i şerifte buyuruluyor; “İnsan ölünce amel defteri kapanır. Üç sınıf insan hariç. Birincisi; sadaka-yi cariye (Cami, Kur’an-ı kerim kursu, hastane, köprü gibi) bir eser yaptıran. İkincisi; hayırlı evlât bırakan, üçüncüsü; talebe yetiştiren, faydalı kitap yazan.
Bu, büyük bir bahtiyarlıktır. Dünya ile alakası kesilmiş olmasına rağmen; bu üç kişinin her biri kabrinde ibadet ediyor ve sevap kazanabiliyor…
Hayırlı evlat yetiştirmek insanın en büyük gayesi olmalıdır. Mukaddes değerlerimizin muhafazası onlarla mümkündür. Nesil bozulursa bu mümkün olamayacaktır Bizden sonra hayatımızı onlar devam ettireceklerdir. Bizim yerimize onlar geçecek. Ya bizim yüz akımız veya yüz karamız olacaklardır.
Evlada bırakılacak en kıymetli miras da, iyi bir terbiye ve güzel bir ahlâktır.
Bir yanıt yazın