Helal Yaşam Rehberi

Radyo GİMDES



ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR? DİKKAT! MÜSLÜMANIN SON KALESİ “AİLE” YIKILMAK İSTENİYOR

ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR? DİKKAT! MÜSLÜMANIN SON KALESİ “AİLE” YIKILMAK İSTENİYOR

GiMDES Hanımlar Kurulunun tertip ettiği “AİLEYE NASIL KIYDINIZ?” isimli konferans, birçok katılımcının iştirakı ile gerçekleştirilmiştir. Avukat Sena Özdemir ve Kübra Elif Ediz Hanımların katılımlarıyla gerçekleşen konferansta ilk konu olarak aileye değinilmiştir. Daha sonra da aileye, ailenin temeline dinamit koyan İstanbul sözleşmesi ve savunduğu toplumsal cinsiyet eşitliliğinin tehlikeleri üzerinde konferans devam etti.

Avukat Kübra Elif hanım aileden bahsederek, aile kelimesinin Arapça kökeninden gelen ve dayanak manasında bir sözcük olduğunu söyledi. Türk Medeni kanununun temelini oluşturan İsviçre Medeni Hukuku onun da temeli Roma hukukudur. Roma hukuku, tamamen erkek baskısı altında idare edilen Roma’da kadınların hiç bir yeri yoktur. Tahrif edilmiş İncil ve Tevratta da kadının hiçbir hakki olmadığı görülmektedir. Halbuki Müslümanlarda kadının hakları vardır. İslamiyet ailenin korunmasına önem verir. Müslümanlar olarak tüm dünyadaki aile yapısının korunmasından mesuluz. Bunun için Müslümanlar olarak öncelikle kendi kapımızın önünü temizlememiz gerekir. Aileyi Koru emrini öncelikle biz uygulamamız gerekir ki tüm dünyaya örnek olalım. Devamını Oku

MÜSLÜMAN KADININ TESETTÜRÜNE KEMALİST SALDIRI!

MÜSLÜMAN KADININ TESETTÜRÜNE KEMALİST SALDIRI!

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

İstanbul Karaköy’de kendi halinde yolda yürüyen başörtülü iki genç kız, tesettürsüz bir kadının yumruklu saldırısına uğradı. Genç kızlar neye uğradığını şaşırırken, saldırgan kadın ise yumruk attıktan sonra hakaretlerine devam etti. Olay anına tanıklık eden bir esnaf, “Biz sesler üzerine dışarı çıktık. Kadın o sırada başörtülü kızlara bir saldırı gerçekleştirmişti. Çok agresif tavırlar sergiliyordu. ‘Pis Müslümanlar. Sizin burada işiniz yok’ tarzında cümleler kurdu.” dedi. Çirkin saldırının görüntülerinin sosyal medyadan yayınlanması üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti. Başsavcılık olayla ilgili soruşturma başlattı.

Kemalistler medyada kıyametler kopartıyor ki; Bu olayı yapan bir deli dolayısı ile Kemalistlere suç atmayın. Yalan söylemeyin biz biliyoruz ki İslami vecibelere karşı yüz yıldır hepinizin kalbinde aynı kin ve nefret duyguları taşıyorsunuz. Güçlü olduğunuzu sandığınız zaman dilimlerinde Müslümanlara çektirdiğiniz zulümleri unutmadık, unutmayacağız. Devamını Oku

İSLAMİ İLİMLER IŞIĞINDA EĞİTİM SEFERBERLİĞİNİ BAŞLATIYORUZ

İSLAMİ İLİMLER IŞIĞINDA EĞİTİM SEFERBERLİĞİNİ BAŞLATIYORUZ!

HER TOPLUM NESLİNDEN SORUMLUDUR

Dr. Hüseyin Kâmi BÜYÜKÖZER

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında oldukça sert (acımasız) pek güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse karşı gelmezler ve emredildiklerini yerine getirirler.” (Tahrim, 6)

Toplum olarak geldiğimiz bu noktada, önemli bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bu dönemin en önemli programlarından biri ise, yediden yetmişe kadar toplumumuzun bilincini ve bilgisini artıracak İslami İlimler ışığında,Helal temelli, yaygın ve örgün, eğitim yapacak Eğitim Kurumlarımızın Kurulması ve Yürürlüğe Sokulması Seferberliği olacaktır. Bu seferberlik Ana Mekteplerden, Meslek kazandıracak, Bilimsel kariyer yaptıracak Yüksek Meslek Mekteplerine kadar yaygın olacaktır. Kadim milli kültürümüzdeki adıyla bu sistemin adı Medrese Eğitim Sistemi olacaktır. Devamını Oku

GİMDES HELAL VE TAYYİB SERTİFİKALAMA SİSTEMİNDE SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNDEKİ KRİTİK KONTROL NOKTALARI

GİMDES HELAL VE TAYYİB SERTİFİKALAMA SİSTEMİNDE SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNDEKİ KRİTİK KONTROL NOKTALARI

KESİNLİKLE İZİN VERİLMEYENLER:

• E407 KARRAGENAN / CARRAGEENAN
• E211 SODYUM BENZOAT / SODIUM BENZOATE
• NATAMİSİN
• JELATİN/GELATİNE
• ANTİBİYOTİKLİ SÜT Devamını Oku

BİR KÜRTAJ OLAYI FİLME ÇEKİLDİ…

BİR KÜRTAJ OLAYI FİLME ÇEKİLDİ… KÜRTAJDA ÇIKARTILAN CENİNLER KOZMETİKTE KULLANILIYOR!
İLÂÇTA DOMUZ!!!… KOZMETİKTE CENİN KATKISI !!! .

Kürtajı yapan evli olmayan genç bir doktordu. İki ayrı kürtaj kliniğinde çalışıyordu ve 10.000 ‘e yakın kürtaj yapmıştı.

Kendisinden filmin editörü olmasını istedik. kabul etti. Filmi seyretti, editör oldu ama odadan çıktıktan sonra bir daha kürtaj yapmadı . Kamerayla çekim yapacak kadın da özel olarak seçilmişti. Bu kadın kürtajı şiddetle savunan bir feministti.Ancak kendi eliyle görüntülediği filmi seyrettikten sonra kürtajla ilgili konularda hiçbir tartışmaya katılmadı.

Filmde önce bebek ana rahminde rahatça hareket ederken görüntüleniyor. Kürtajı yapan kişi rahme müdahele ettiği zaman çocuk bir an dona kalıyor. Müdahelenin aksi istikametine, rahmin diğer tarafına doğru kaçmaya çalışıyor.Kalp atışları 140’tan 200’e çıkıyor.Kürtaj yapan kişi çocuğu ararken çocuğun dehşetle ağzını açtığını görüyorsunuz. Sonra kürtaj yapan el ona doğru uzanıyor, çocuğun ağzı öylesine açılıyor ki , çığlık atışını filmde görebiliyorsunuz. Kürtajı yapan ya da olmayı kabul eden insanlar acaba bir hayatı katlettiklerinin farkındalar mı?”

Kürtaj hikayesinin satırlarını bile okurken insan ürperdiği halde nasıl olur da hissettiği , yaşadığı bir şeyden dehşete kapılmıyor ve korkmuyor?Aslında iş bununla da kalmıyor, insanoğlu vahşetini bir kürtajdan arta kalan ceninlerin kullanımıyla sergilemeye devam ediyor. Nitekim kozmetik firmalarının ürünlerine kürtajla alınmış bebeklerin ceninleri kullanılıyor. Başta Fransa’da kullanılmak üzere birçok 3. dünya ülkesinden getirilen kürtajla alınmış bebeklerin kozmetik firmlarına satıldığı bildirliyor. Bunun delili olarak da ABD ve Avrupa’da kamyonlar dolusu ceninin ele geçirilmesi gösteriliyor.

kozmetik sanayinin imparatoriçesi yahudi asıllı Helena Rubinstein’in ürünlerinin reklamlarında ”cildin gen ve yaşayan hücrelelerle” güzelleştiği belirtliyor.Gel gör ki , bu ürünlerin yapımında kullanılan COLLOGEN adlı maddenin ceninden elde edildiği bilindiği halde bilinmezlikten geliniyor ve zavallı güzellik düşkünü insanlar da ciltlerinin güzelliği için kullandıkları kozmetik ürünlerinin mayasında , katledilen birçok hayatın var olduğunun

farkında bile değiller. yoksa aksi olarak ”Vahşetle güzellik olmaz”düsturundan çok mu uzak bu insanlar? Dünya bu vahşette yüzerken Türkiye geri kalır mı? Araştırmalar Türkiye’nin gizli cenin cenneti olduğunu ortaya koymuştur. Nitekim Türkiye’nin en büyük doğum hastanesi olan ismi bizde saklı kadın hastanesinde çalışan üst düzey bir yetkili kürtajla alınan ceninlerin kozmetik firmalarına satıldığını söylüyor. Adının açıklanmasını istemeyen yetkili kozmetik firmalarının kürtaj yapılan bütün hastanlere eleman gönderdiğine dikkat çekerek bu elemanların ceninleri satın alma işlemini son derece gizli yürüttüklerini ve bu ticaretten hastanelerin hayli yüklü gelir de elde ettiğini kaydediyor.

08/10/2005 de gidaraporu.com sitemizde yayınladığımız yazımız:

İLÂÇTA DOMUZ!!!… KOZMETİKTE CENİN KATKISI !!!

ÇOCUKLARIMIZ İÇİN OKULLAR İŞBAŞI YAPTI!…

ÇOCUKLARIMIZ İÇİN OKULLAR İŞBAŞI YAPTI!…
ÇOCUKLARIMIZI BİLE BİLE ZEHİRLEMEYELİM
ÇOCUKLARIMIZI HALA FASTFOOD GIDALARDAN UZAKLAŞTIRAMADIK.
ÜŞENMEYELİM ÇOCUKLARIMIZA BESLENME ÇANTALARI HAZIRLAYALIM
LÜTFEN ÇOCUKLARIMIZI KORUYALIM. ÇÜNKÜ ALLAH ONLARI BİZE EMANET OLARAK VERMİŞTİR.

Okullar açıldı. Çocuklarımızı ve anne-babalarını tatlı bir okul telaşı sardı. Sokaklarda, pazarlarda, dükkanlarda ve evlerde bu tatlı telaş devam ededursun, biz her yıl anane haline getirdiğimiz Okullarımızın açılış günlerinde anne babalarımızı, okul yönetimlerimizi, okul aile birliklerimizi ve devlet yöneticilerimizi ,hayati önemde gördüğümüz bazı noktaları hatırlatmak istiyoruz.

Çocuklarımız bugün gönül dünyamızın çiçekleri, yarın ise ülkemizin geleceğinin teminatıdır. O halde çocuklarımızın okul dönemi beslenmelerine ve bu beslenmede önemli bir konum kazanmış olan okul kantinlerinin durumuna bir bakalım hep birlikte diyoruz.

Okul çocuklarının beslenmesinde şu sağlıklı beslenme ilkeleri geçerlidir.

• Besin çeşitliliğinin sağlanması
• Sağlıklı vücut ağırlığının korunması Devamını Oku

11.HELAL VE TAYYİB KONFERANSIMIZ TOPLUMA ÖNEMLİ MESAJLAR VERDİ

11.HELAL VE TAYYİB KONFERANSIMIZ TOPLUMA ÖNEMLİ MESAJLAR VERDİ

Konferasımızın 1.oturumunun konusu;

Dijital Platformlarda ve Medyada Helal Sertifika Gerekli midir?

Mehmed Zahid Büyüközer-İnternet ve Helal

İnternet trafiği yüzde 30 sanal fuhuştan oluşuyor. Sosyal medyada tahminen 10.5 milyon hesap sanal fuhuş yayınlıyor.

Pornografi bağımlılığı fonksiyonel MR teknolojisi ile yapılan araştırmalar neticesinde beyinde oluşturduğu kimyasal etki ve uyardığı bölge olarak esrar, eroin, alkol ve sigara ile aynı etkiye sahip olduğu bilimsel araştırmalar neticesinde kanıtlandı. Bilhassa 13-24 yaş arası gençliğin %64’ü haftada en az 1 kez bu siteleri ziyaret ediyor.

Çözüm önerisi: GİMDES gibi gönüllü bir teşekkül altında İslam alimlerinden oluşan bir fıkıh kurulu bilhassa internet ve internet üzerinden yayılan bilgilerle ilgili bültenler vasıtasıyla fetvalar yayınlayarak toplumun bilinçlenmesini temin etmeli. Devamını Oku

ŞULE YÜKSEL ŞENLER HANIMEFENDİ 82 YAŞINDA HAKKA YÜRÜDÜ.

ŞULE YÜKSEL ŞENLER HANIMEFENDİ 82 yaşında HAKKA YÜRÜDÜ.
KADINIMIZIN TESETTÜRÜNE SAVAŞ AÇMIŞ DEVRİM YOBAZLARINA KARŞI KAHRAMANCA DİRENMİŞTİ.

….Gördüm seni ey yurdumun kadını!
Dün Hatice Babacan’dın, Şule idin, Meryem’din,
Bugün Merve oldun, Emine oldun yüzbinler oldun.
Yarın milyonlar geliyor izinden, bunu dünya bilsin!…..

TESETTÜR OLMAZSA OLMAZ, BİZİM İMANİ BİR MESELEMİZDİR….

“Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) başları dahil, bedenlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Ahzap.59) 

Müslümanlar olarak bizim yaşam tarzımızın olmazsa olmaz imani şartlarından biri de erkek ve kadının uymak zorunda olduğu TESETTÜR’dür. Nasıl ki erkekler, erkek ve kadının yanında en az vücudunun göbek ve diz kapağı arasında kalan kısmını güzelce setr etmek, örtmek zorunda ise; kadınlar da namahremlerinin yanında yüz hariç saçlarından vücudlarının kol ve ayak bileklerine kadar olan kısmını setr etmekle, örtmekle mükelleftirler. Devamını Oku

ASPARTAM (YAPAY TATLANDIRICI) İHTİVA EDEN GIDALAR RİSK TAŞIYOR!

ASPARTAM (YAPAY TATLANDIRICI) İHTİVA EDEN GIDALAR RİSK TAŞIYOR!

“ASPARTAM KİMYASAL SAVAŞIN BİR ÜRÜNÜDÜR”
“ARKASINDA PENTAGON VARDIR”
“SPERMA KILLER YANİ SPERM ÖLDÜRÜCÜDÜR”

Ticaret bezirganları, pancar şekeri mi, mısır glikozu mu kavgası uğruna bilimsel gerçekleri saptırma yarışmasını sürdürmeye devam ede dursunlar. Dünyada 5 bin üründe Aspartam,asesulfam gibi yapay tatlandırıcılar kullanılarak insanları zehirlemeye devam ediyorlar

Hafiza kaybından, beyin tümörüne kadar kaygı verici semptomlara neden olan Yapay tatlandırıcılar, çok ucuz oldukları için, doğal tatlandırıcılar yerine, tatlandırıcı olarak kullanılmaktadırlar.

En fazla kullanım alanı toz ve sıvı içecekler olmasına karşın ilaç sanayiinde, şekerleme ve pasta ürünlerinde aspartam, asesülfam ve sakkarinin kombinasyonu kullanilmaktadir. Bugün 5 bine yakın üründe kullanılmakta oldukları biliniyor. Şeker hastalarının kullanımı oldukça düşük olması ve kullanan insanların yaş seviyelerinin yüksek olmasına ragmen alzaymer riski oluşturduğu bildirilmektedir. Fakat içeceklerde kullanımı, özellikle aspartamın içinde bulunan fenil alalin isimli amino asitin çocuklarin zeka gelişimlerini olumsuz yönde etkilediği klinik deneylerle kanıtlanmıştır.

FDA‘nin Aspartamlı ürünler için yaptığı açıklama ise söyle: Devamını Oku

DENGELİ BESLENMEDEN VAZGEÇMEYİN- KANSERDEN DE ASLA KORKMAYIN

DENGELİ BESLENMEDEN VAZGEÇMEYİN- KANSERDEN DE ASLA KORKMAYIN

19. asrın son yarısında ve 20. asrın ilk yarısında en yaygın ve en korkutucu hastalık veremdi. 20. Asrın son yarısından bugüne kadar devam eden süreçte en yaygın ve korkutucu hastalıkların başında kanser geliyor. Bir yaşındaki çocuktan 80’lik ninelere ve dedelere kadar toplumun her kesimindeki insanları tehdit ediyor. İstatistiklere göre dünyada her yıl 10 milyon yeni kanser teşhisi konuyor. Türkiye’de ise 160 bin yeni kanserli eskisine ekleniyor.

Bu artışın önemli sebeplerinden biri ise yakın ve uzak çevremizin korku paniği salgılamasından kaynaklanıyor . Gerek aile çevremiz, gerek sağlık kurumlarımız , gerek hekimlerimiz, gerek haber kaynaklarımız bu korku paniğinin oluşmasında farkına varmadan müsebbip durumuna gelebiliyorlar. Halbuki düşman ne kadar kavi olursa olsun, eğer biz cesaretle savaş edebileceğimize inanıyorsak , bağışıklık sistemimiz ile ilgili bütün tedbirlerimizi alarak hazır hale gelebiliyorsak, mücadelemiz sonucunda zafer kazanabileceğimize de peşinen ikna olmamız gerek.

Önce, bir kanser hücresi nedir? Nasıl meydana gelir? Kanser hücresinin metabolizmasını tanımladığı için, tıp dalında 1931 Nobel Ödülünü kazanan Dr.Otto Warburg, hücrenin aniden anaerobic(oksijensiz) olduğunu ve sadece fermentasyon olarak tanımlanabilecek bir formda metabolize etmek için büyük miktarlarda şekere ihtiyaç duyduğunu ve Kanser oluşumunun başlıca nedenin beden hücrelerinin normal oksijen solunumunun, anaerobic hücre solunumu ile yer değiştirmesinden kaynaklandığını belirtti Devamını Oku