Helal Yaşam Rehberi

Radyo GİMDES

SICAK VE SOĞUK YEMEKLERİMİZDE ZEYTİNYAĞINI KULLANALIM SAĞLIK BULALIM

KALP KRİZLERİNE VE KANSER RİZKİNE KARŞI

SICAK VE SOĞUK YEMEKLERİMİZDE ZEYTİNYAĞINI KULLANALIM SAĞLIK BULALIMzeytin

“(Sizin için) Tûr-i Sina’da yetişen bir ağaç yarattık ki, bu ağaç hem yağ ve hem de ekmeğinize katık edecekleri verir”(Mu’minun, 20)  

“Tine ve zeytune, Sina dağına ve şu güven veren şehre (Mekke’ye) and olsun ki, biz insanı hakikaten en güzel biçimde yarattık.” (Tin Sûresi, 95/1-2-3)

“Zeytinyağını yiyiniz ve onunla yağlanınız! Zira o mübarek bir ağaçtan meydana gelmektedir.” (Hadis-i Şerif)

Dinimizde övgü ile tavsiye edilen az sayıdaki gıda maddelerimizden biri olan zeytinyağının kansere karşı da hem koruyucu, hem de tedavi edici özelliklerinin bulunduğu tıp erbablarından duyuyoruz.

Bu ayetlerde ve hadis i şerifde zikri geçen zeytin ve ondan çıkartılan zeytinyağı, Mukaddes Kitabımızın pek çok ayetinde ve Peygamberimiz(sav)in pek çok hadislerinde çeşitli özellikleri dile getirilerek övülmüş ve insanlara tavsiye edilmiştir.Çeşitli kaynaklardan  elimize ulaşmış olan aşağıdaki bilimsel bilgiler, bu övgünün ve bu tavsiyenin ne kadar yerinde olduğunu gösteren önemli belge niteliğindedir. Bu yazı ile birlikte sitemizde yayınlanan margarinle ilgili yazılarımızı birlikte mütalaa etmenizi tavsiye ediyorum.

Ülkemizde de bol miktarda bulunan, ancak ne yazık ki yeterince tüketmediğimiz zeytinyağı  üzerinde durmak istiyorum.

Bir zamanlar, zeytinyağının  ülkemizde çeşitli desiselerle ve ihanetlerle unutturulmak istendiğini hatırlamalıyız. Halbuki zeytinyağı Akdeniz’e  Allah tarafından verilmiş eşsiz bir hediye olduğunun altını çizmeliyim. Gerçekten de,  Akdeniz’de kalp krizleri ve kanser oluşumu dünya ortalamalarının çok altındadır.

Egzoz gazları, fabrika bacalarının kustuğu kanserojen atıklar, içme sularımıza karışan sanayi atıkları, bir yandan da belediyelerin temizlemek için suya kattıkları klor, fast food gıdalardaki, hazır yiyeceklerdeki tehlikeli katkı maddelerine karşı elimizde iki silah vardı: Ekmeğimiz ve zeytinyağımız… ikisine de çok iyi sahip çıkmalıyız.

Akdeniz uygarlığının sembolü olan zeytin ağacı, tarih boyunca bu bölgede kurulan tüm uygarlıkların temelini oluşturmuştur. Zeytinin anavatanının ve gen merkezinin Güneydoğu Anadolu olduğu eskiden beri bilinmektedir. Son yıllardaki çalışmalarda Hatay, Kahramanmaraş ve Mardin şeridinde zeytin ağacının en alt türüne rastlanılmış olması bu yargıyı kesinleştirmektedir. Güneydoğu Anadolu’da ilk yerleşimini tamamlayan zeytin, Batı Anadolu’ ya ve oradan da Ege adaları yolu ile Yunanistan, İtalya, Fransa ve İspanya’ ya kadar uzanmıştır. Sicilya yolu ile Kuzey Afrika’ ya sıçrayan zeytin, Güneydoğu Anadolu’ dan çıkarak Suriye ve Mısır üzerinden ilerleyen ikinci kol ile birleşmiş ve böylece Akdeniz’ in tüm güney kıyılarına yayılmıştır. Bir üçüncü kol da Irak ve İran üzerinden Afganistan ve Pakistan’ a kadar ilerlemiştir. XVI. Yüzyılda İspanyollar tarafından Güney ve Kuzey Amerika’ ya   götürülmesi ile zeytinin dünyadaki  yayılışı tamamlanmıştır.

Zeytin yetiştiriciliğinin ilk insanlarla birlikte başladığı kabul edilmekte ve “Zeytin bütün ağaçların ilkidir.” denilmektedir. Zeytinin, insanlık tarihindeki önemine tüm kutsal kitaplarda, yaradılış ve kuruluş efsanelerinde yer verilmektedir. Arkeolojik ve jeolojik buluntular da zeytinin M.Ö. 6000 yılından beri kullanıldığını göstermektedir.   Zeytinden yağ elde edilmesinde kullanılan ilk yöntem, zeytinlerin önce ayakla ezilmesi ve sıcak su ile yağının alınması şeklinde olmuştur. Bugün için dünya üstünde bulunmuş en eski zeytinyağı tesisi, M.Ö. 6. Yüzyıla aittir ve İzmir’ in Urla ilçesi  yakınlarındaki  antic Klazomenai kentinde bulunmaktadır. Daha sonraları Romalılar zeytinin iki taş arasında ezilmesine dayanan yöntemi bulmuşlardır. Mengene tabir edilen bir usul günümüzde de halen kullanılmaktadır. XIX. Yüzyılda buharın kullanılmaya başlaması ile zeytinyağı sanayiinde yeni bir döneme girişilmiş ve daha yüksek basınçla daha fazla zeytin işleme olanağı doğmuştur. Bu iş için kullanılan hidrolik presler teknolojik gelişmelere paralel olarak dizel motoru ve elektrikle çalışabilecek biçimde geliştirilmiş ve zamanla günümüzde kullanılan en modern system olan kontinü tesislere  gelinmiştir.

Zeytinyağı bu süreç boyunca Akdeniz insanının önemli bir gıdası olması yanı sıra, Akdeniz ticaretinin de temelini oluşturmuş ve sadece bir besin maddesi olarak değil aynı zamanda ışık kaynağı, sağlık ve güzellik iksiri olarak da kullanılmıştır.

ZEYTİNYAĞININ İNSAN SAĞLIĞI VE BESLENMESİNDEKİ ÖNEMİ

Zeytinyağı; vücut için gerekli ancak sentez edilemeyen temel yağ asitleri ile sadece yağda eriyebilen E vitamininin kaynağını oluşturması ve yüksek kalori değeri yanı sıra, meyve suyu gibi natürel tüketilebilen tek yağ olma özelliği ve kendine has renk, koku, tat ve aromasıyla insan beslenmesinde çok önemli bir konuma sahiptir. Zeytinyağının başta kalp-damar hastalıkları olmak üzere sindirim sistemi, kemik yapısı beyin ve sinir dokuları üzerinde çok önemli fonksiyonları bulunmaktadır. Zeytinyağı, kalp-damar hastalıklarında temel risk faktörü olan kolesterolün, damar tıkanıklığına yol açan “LDL” bileşenini azaltıcı rol oynarken, yararlı ve koruyucu olan “HDL” bileşenini değiştirmez. Bu özelliği ile kalp sağlığı açısından en uygun yağdır.   Kan hücrelerinin kümeleşmesinde rol oynayan faktörlere karşı etki göstererek kan damarlarında pıhtılaşma riskini azaltır.

Zeytinyağı sıcak ve soğuk tüketildiğinde mide asitliğini azaltarak gastrit ve ülserlere karşı koruyucu bir rol oynar.  Zeytinyağı safra salgısını canlandırıcı, safra kompozisyonunu düzenleyici  ve safra kesesinin boşalmasını sağlayıcı özellikleri nedeni ile safra taşı riskini azaltır ve taşların erimesine yardımcı olur.

Bağırsaklar tarafından en iyi emilen yağdır ve bağırsaklardan geçişi düzenleyici özelliği vardır.   Tüm yağlar arasında en dengeli kimyasal pozisyona sahip olduğundan kemik mineralizasyonunun iyileşmesini sağlar ve normal kemik gelişimine yardımcı olur.   Zeytinyağında  yaklaşık %80 oranında bulunan oleik asit insan sütündeki en önemli yağ asididir ve doğumdan hemen sonra bebeğin sinir dokularının gelişiminin sağlanmasında temel bir işleve sahiptir.

Ayrıca yeni doğmuş bebeklerde 6/1 oranında gerekli olan linoleik-linolenik asit oranı zeytinyağında optimum seviyede olduğundan, bebek  bekleyen ve emziren annelerin beslenmesinde en uygun yağdır.   Zeytinyağı aynı zamanda dokuların yaşlanmasını önler ve yaşlanmanın beyin fonksiyonları üzerindeki yıpratıcı etkisini azaltır.   Mükemmel kimyasal yapısı ve önemli ölçüde antioksidan (tokoferol) içermesi nedeni ile, diğer yağlara göre yüksek sıcaklıklarda bile daha dayanıklıdır ve bu özelliğine bağlı olarak kızartmalarda kullanılabilecek en sağlıklı yağdır.

Siz siz olan mutfağınızda birinci yağınız Sızma Zeytiyağı, ikinci yağınız da hakiki tereyağınız olsun. Hilelere karşı güvenli olmak isterseniz GİMDES Helal ve Tayyib sertifikalı olmalarına tercih ediniz. En iyisi, yakınlarınızda Halal Dunya Market Zincirinin bir şubesi varsa hemen oraya abone olunuz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.